Konuya kaldığım yerden devam ediyorum.
Başka bir Meal’de Nisa-3. Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o takdirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.
23 Türkçe Kur’an’ın
21 inde 2, 3, 4 kadın ile çok eşli evlilik
2’sinde korumaya almak ve tek eşlilik tercümesi yapılmıştır. Biri “SON DAVET KUR’AN’da)
Araplarda bir erkeğin bir kadını cinsel münasebet olmaksızın sadece koruması altına almasına, sahiplenmesine “Nikâhlanma -Nkahu”, cinsel münasebetli birlikteliğe “Evlenme – Zevvecu” veya yine “Nikâhlanma – Nkahu” ifadesi de kullanılmaktadır. Ayrıca Nikâhlanma kelimesi hem aktif olarak “Evlenin”, hem de pasif olarak “evlendirin” anlamında da kullanılan bir kelimedir. Madem ki böyle iki anlam söz konusu, gerek tercümelerde ve gerekse tefsirlerde Kur’an’ın Ruhuna uygun olan anlam seçilmeli ve kadınlar asırlardır mağdur edilmemeliydi diye düşünüyorum.
Ayetteki muhkem kural, yetim kızlara gücünüze göre sahip çıkıp korumanıza alın olmaktadır. Müteşabih kural ise, gücünüze göre sayıda yetim kızları evlendirin olmaktadır. Bu açıklamalarıma göre “SON DAVET KUR’AN tercümem”de Nisa- 3 ncü ayet şu şekilde olmuştur.
Nisa-3. Eğer böyle bir hak yeme durumu olacağından endişe eder ve adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, mallarına bu haksız şekilde el koymayın. Böylesine hak yeme amaçlı bir hata yapmaktansa, maddi gücünüze göre iki, üç, dördü gibi ne kadarına gücünüz yetiyorsa, malları ile birlikte onları sadece korumanıza /nikâhınıza alın, koruyup kollayın veya gücünüze göre sayıda olacak şekilde onların evlenmelerine destek olun ve evlendirin. Çünkü evli olduğunuz bir eşiniz varken, onlardan siz alır ve evlenirseniz, adaletli davranamama korkusu yaşarsınız. Bu nedenle, korumanıza alma ile ilgili olmasına rağmen, bu tek bir kadınla evlenmeyi tercih etmenize yönelik önerimiz, haksızlığa ve adaletsizliğe sapmamanız için en uygunudur.
Zaten tek eşlilik öneri ve tercih edilişinin birinci SAĞLAMASI da Nisa-129 ncu ayet ile yapılmıştır. Bu ayette, tek eşli evliliğin tavsiye edilmesi, birden fazla eşlilikte adaletin sağlanmasının mümkün olmayacağı gerçeği üzerinde durulmaktadır.
Nisa-129. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, daha önce evlenmiş olduğunuz kadınlar arasında adaleti tam sağlayamazsınız. Mümkün olduğu kadar, sadece birine daha fazla meyledip ötekileri ortalıkta bırakır gibi davranmayın. Elbette aralarında eşit davranmaya gayret eder ve haksızlık yapmaktan sakınırsanız, bilin ki Allah bağışlanmanız ve merhamet görmeniz yönünden sizi gözetecektir.
İkinci SAĞLAMA
Zor durumda kalmış sahipsiz kadınlara yönelik bu cinselliksiz “Nikâhlanma” ve “Koruma altına alma uygulaması Nisa-6 ncı ayette ve Ahzab-51 nci ayetlerde de açıkça önerilmektedir.
Nisa-6. Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikaha* fe in anestüm minhüm rüşden fedfe’u ileyhim emvalehüm
Nisa-6. Yetimler /kimsesizler, evlenecek buluğ çağlarına gelinceye kadar onları sadece nikâhlayarak koruyup kollayın, mallarına göz kulak olun ve kendi kendilerini idare edebilecek bir bilinçliliğe /rüşde eriştikleri kanaatine varırsanız, kendilerine mallarını tam olarak geri verin.
23 Türkçe Kur’an’da “Nikahlama” için
21 inde Nikah çağına gelinceye kadar göz kulak olun
2 sinde korumanız altına alın /nikahlayın, rüşde (evlenme çağına) varınca mallarını verin
Buna göre ergenlik çağı, her konuda bilinçli karar verebilme yaşı olduğundan, Din ve Kur’an bilgilerinin de bu yaştan itibaren kız-erkeklere öğretilmesine başlanması, ancak bu yaşa gelince evlendirilmeleri önerilmektedir. Yani çocuk gelinler yasaktır.
Bunun örneğini, evli olmayan tek bir kadının Hac’ca gidebilmesi için bir erkek tarafından sahiplenilmesi için onunla nikâhlanması işleminde de görmekteyiz.
Ayetteki “drubuhunna” kelimesi Kur’an’da birçok yerde ve başlıca “vurmak, örtmek, bitirmek, kapatmak, dışarı çıkarmak, ortaya çıkarmak, hazır hale getirmek, bir şey kurmak ve kullanılır hale getirmek, anlaşmak, göndermek, dövmek, örnek vermek, uzak tutmak, ayırmak, açıklamak veya mahkûm olmak” gibi farklı anlamlarda kullanılmıştır.
23 Türkçe Kur’an’ın
15 inde Dövün
8 inde ayrılın-boşanın
Ayetteki muhkem kural, eşler arasında bir tatsızlık çıkınca “bir şekilde çözün” olmaktadır.Önerilen çözümün, Kur’an’ın her iki cinsi eşit tutması ve olumsuz bir ön yargı oluşturmaması prensibine uygun olması önemlidir. Halbuki meallerin yarısından çoğunda “drubuhunne” kelimesine, hem bu prensibe ters gelip toplumda kaosa neden olacak, hem de kadına yönelik olumsuz bir ön yargı oluşturacak,”dövün” anlamı kullanılmıştır. Bu kullanım ise büyük bir tercüme yanlışlığı demektir.
“Son Davet Kur’an Tercümesi” nde ayeti şu şekilde tercüme ettim:
Nisa-34. Erkek ve kadının birbirlerinden olan farklılıklarına baktığımızda örneğin erkekler, kadınlardan farklı olan kaba kuvvetleri ve aile gelirini sağlamaktan sorumlu olmaları nedeniyle, kadınları koruyan ve onlara sahiplenen konumdadırlar. Buna karşın erdemli /iffetli kadınlar ise erkeklerden farklı olarak tek başlarına da olsalar, Allah’ın koruyuculuğuna önem verdikleri gibi, kendilerinin ve ailenin mahremiyetine dikkat ederler, aile mutluluğu ve sorumluluğu bilincini taşırlar ve aileyi küçük düşürücü davranışlardan koruma özellikleri vardır. Bu sorumluluklarına dikkat etmediğinden kuşkulandığınız ve huzursuzluk, geçimsizlik yaratan kadınlarınıza(ve erkeklerinize), düzelmeleri için önce nasihat edin ve konuşun. Sonuç alamazsanız yataklarınızı ayırın, yine olmazsa bir süre birbirinizden ayrılığı deneyin, sonra yine de olmazsa /drubuhunna /evliliğinizi bitirin /boşanın /son darbeyi vurun. Bu arada eşlerinizin düzeleceklerine ikna olursanız ve bu konuda söz alırsanız artık onları üzmeye bahane aramayın. Çünkü gerçek üstün ve büyük olan Allah’tır.
Al-i İmran-7. Ey Peygamber! Allah’ın indirmiş olduğu bu kitabın bazı ayetleri muhkem /değişmez amaç özellikli, herkes tarafından açık seçik kolaylıkla anlaşılan ve kitabın anaları /temeli /ana iskeleti ve hedef hükümlerdir. Geri kalanlar ise müteşabih /çok anlamlı /değişken mesajlardır (bunların bazısı ilahi yapı ile ilgili semboller veya Evren’le ilgili bilimsel bilgiler halinde, bazısı da kesin hükme yönelik, araç /yöntem /vesile /usullerdir). Kalpleri ve düşünceleri kötü niyetli olanlar, insanların arasına fitne sokmak ve kafaları karıştırmak için, çok anlamlı olan müteşabih /araç mesajlara bile bile daha fazla önem verirler. Hâlbuki onların sembolik ve bilimsel özellikte olanlarının gerçek anlamlarını ise bir Allah, bir de “Ey Rabbimiz! Bildirdiğin ayetlerin hepsine inandık, hepsi Rabbimizdendir.” diyen, bilim adamları bilir. Ayetlerin bu muhkem ve müteşabih ayırımını da yine aklını kullanan, bilim ve düşünce sahiplerinden /ülül elbab’dan başkası anlayıp, düşünüp yapamaz.
Görüldüğü gibi, bu ayete göre Kur’an, uymamız birer farz, dinin anayasa maddeleri ve din demek olan muhkem /değişmez ana kurallar ve müteşabih /değişken kurallardan oluşmuştur. Yıllar içinde muhkem ana kuralların 440 sayıda olduklarını belirledim ve 226’sı Yasaklar, 216’sı ise Allah’ın Dünya Hayatımız sırasında yapmamızı istedikleri olduğunu ayetlerini de belirterek “Kur’an ve Son İslam” kitabında bir arada topladım.
A’raf-22. Fe dellahüma bi ğururin fe lemma zakaşşecerate bedet lehüma sev’atühüma ve tafika yahsifani ‘aleyhima min verakıl cenneti* ve nadahüma rabbühüma, elem enheküma ‘an tilkümeşşecerati ve ekul leküma inneş şeytane leküma ‘adüvvün mübiyn.
- Nisa-3 ncü ayet, erkekler tarafından asırlardır kendi lehlerine olacak anlamda kullanılan ve çok kadınla evlenmeye fetva verilen bir ayettir. Konuya ayetin Latince okunuşlu Arapça’sı ile başlayayım.
Başka bir Meal’de Nisa-3. Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o takdirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.
23 Türkçe Kur’an’ın
21 inde 2, 3, 4 kadın ile çok eşli evlilik
2’sinde korumaya almak ve tek eşlilik tercümesi yapılmıştır. Biri “SON DAVET KUR’AN’da)
Araplarda bir erkeğin bir kadını cinsel münasebet olmaksızın sadece koruması altına almasına, sahiplenmesine “Nikâhlanma -Nkahu”, cinsel münasebetli birlikteliğe “Evlenme – Zevvecu” veya yine “Nikâhlanma – Nkahu” ifadesi de kullanılmaktadır. Ayrıca Nikâhlanma kelimesi hem aktif olarak “Evlenin”, hem de pasif olarak “evlendirin” anlamında da kullanılan bir kelimedir. Madem ki böyle iki anlam söz konusu, gerek tercümelerde ve gerekse tefsirlerde Kur’an’ın Ruhuna uygun olan anlam seçilmeli ve kadınlar asırlardır mağdur edilmemeliydi diye düşünüyorum.
Ayetteki muhkem kural, yetim kızlara gücünüze göre sahip çıkıp korumanıza alın olmaktadır. Müteşabih kural ise, gücünüze göre sayıda yetim kızları evlendirin olmaktadır. Bu açıklamalarıma göre “SON DAVET KUR’AN tercümem”de Nisa- 3 ncü ayet şu şekilde olmuştur.
Nisa-3. Eğer böyle bir hak yeme durumu olacağından endişe eder ve adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, mallarına bu haksız şekilde el koymayın. Böylesine hak yeme amaçlı bir hata yapmaktansa, maddi gücünüze göre iki, üç, dördü gibi ne kadarına gücünüz yetiyorsa, malları ile birlikte onları sadece korumanıza /nikâhınıza alın, koruyup kollayın veya gücünüze göre sayıda olacak şekilde onların evlenmelerine destek olun ve evlendirin. Çünkü evli olduğunuz bir eşiniz varken, onlardan siz alır ve evlenirseniz, adaletli davranamama korkusu yaşarsınız. Bu nedenle, korumanıza alma ile ilgili olmasına rağmen, bu tek bir kadınla evlenmeyi tercih etmenize yönelik önerimiz, haksızlığa ve adaletsizliğe sapmamanız için en uygunudur.
Zaten tek eşlilik öneri ve tercih edilişinin birinci SAĞLAMASI da Nisa-129 ncu ayet ile yapılmıştır. Bu ayette, tek eşli evliliğin tavsiye edilmesi, birden fazla eşlilikte adaletin sağlanmasının mümkün olmayacağı gerçeği üzerinde durulmaktadır.
Nisa-129. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, daha önce evlenmiş olduğunuz kadınlar arasında adaleti tam sağlayamazsınız. Mümkün olduğu kadar, sadece birine daha fazla meyledip ötekileri ortalıkta bırakır gibi davranmayın. Elbette aralarında eşit davranmaya gayret eder ve haksızlık yapmaktan sakınırsanız, bilin ki Allah bağışlanmanız ve merhamet görmeniz yönünden sizi gözetecektir.
İkinci SAĞLAMA
Zor durumda kalmış sahipsiz kadınlara yönelik bu cinselliksiz “Nikâhlanma” ve “Koruma altına alma uygulaması Nisa-6 ncı ayette ve Ahzab-51 nci ayetlerde de açıkça önerilmektedir.
Nisa-6. Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikaha* fe in anestüm minhüm rüşden fedfe’u ileyhim emvalehüm
Nisa-6. Yetimler /kimsesizler, evlenecek buluğ çağlarına gelinceye kadar onları sadece nikâhlayarak koruyup kollayın, mallarına göz kulak olun ve kendi kendilerini idare edebilecek bir bilinçliliğe /rüşde eriştikleri kanaatine varırsanız, kendilerine mallarını tam olarak geri verin.
23 Türkçe Kur’an’da “Nikahlama” için
21 inde Nikah çağına gelinceye kadar göz kulak olun
2 sinde korumanız altına alın /nikahlayın, rüşde (evlenme çağına) varınca mallarını verin
Buna göre ergenlik çağı, her konuda bilinçli karar verebilme yaşı olduğundan, Din ve Kur’an bilgilerinin de bu yaştan itibaren kız-erkeklere öğretilmesine başlanması, ancak bu yaşa gelince evlendirilmeleri önerilmektedir. Yani çocuk gelinler yasaktır.
Bunun örneğini, evli olmayan tek bir kadının Hac’ca gidebilmesi için bir erkek tarafından sahiplenilmesi için onunla nikâhlanması işleminde de görmekteyiz.
- Nisa-34 ncü ayette birden fazla anlamı olan “drubuhunna” kelimesi bulunmaktadır.
Ayetteki “drubuhunna” kelimesi Kur’an’da birçok yerde ve başlıca “vurmak, örtmek, bitirmek, kapatmak, dışarı çıkarmak, ortaya çıkarmak, hazır hale getirmek, bir şey kurmak ve kullanılır hale getirmek, anlaşmak, göndermek, dövmek, örnek vermek, uzak tutmak, ayırmak, açıklamak veya mahkûm olmak” gibi farklı anlamlarda kullanılmıştır.
23 Türkçe Kur’an’ın
15 inde Dövün
8 inde ayrılın-boşanın
Ayetteki muhkem kural, eşler arasında bir tatsızlık çıkınca “bir şekilde çözün” olmaktadır.Önerilen çözümün, Kur’an’ın her iki cinsi eşit tutması ve olumsuz bir ön yargı oluşturmaması prensibine uygun olması önemlidir. Halbuki meallerin yarısından çoğunda “drubuhunne” kelimesine, hem bu prensibe ters gelip toplumda kaosa neden olacak, hem de kadına yönelik olumsuz bir ön yargı oluşturacak,”dövün” anlamı kullanılmıştır. Bu kullanım ise büyük bir tercüme yanlışlığı demektir.
“Son Davet Kur’an Tercümesi” nde ayeti şu şekilde tercüme ettim:
Nisa-34. Erkek ve kadının birbirlerinden olan farklılıklarına baktığımızda örneğin erkekler, kadınlardan farklı olan kaba kuvvetleri ve aile gelirini sağlamaktan sorumlu olmaları nedeniyle, kadınları koruyan ve onlara sahiplenen konumdadırlar. Buna karşın erdemli /iffetli kadınlar ise erkeklerden farklı olarak tek başlarına da olsalar, Allah’ın koruyuculuğuna önem verdikleri gibi, kendilerinin ve ailenin mahremiyetine dikkat ederler, aile mutluluğu ve sorumluluğu bilincini taşırlar ve aileyi küçük düşürücü davranışlardan koruma özellikleri vardır. Bu sorumluluklarına dikkat etmediğinden kuşkulandığınız ve huzursuzluk, geçimsizlik yaratan kadınlarınıza(ve erkeklerinize), düzelmeleri için önce nasihat edin ve konuşun. Sonuç alamazsanız yataklarınızı ayırın, yine olmazsa bir süre birbirinizden ayrılığı deneyin, sonra yine de olmazsa /drubuhunna /evliliğinizi bitirin /boşanın /son darbeyi vurun. Bu arada eşlerinizin düzeleceklerine ikna olursanız ve bu konuda söz alırsanız artık onları üzmeye bahane aramayın. Çünkü gerçek üstün ve büyük olan Allah’tır.
- Kur’an’da kadın ve erkeğin şehvet yerlerine yönelik tesettür /örtünme önerisi, tedbir amaçlı ve muhkem /her zaman ve her toplum için, yani tüm insanlar için bir kural olarak önerilmiştir. Bu kuralın nasıl ve ne ile yerine getirileceği ise Kur’an’da ilk çekirdek topluma göre ve müteşabih, yani zamana ve toplumlara göre farklı uygulanmak üzere tebliğ edilmiştir.
Al-i İmran-7. Ey Peygamber! Allah’ın indirmiş olduğu bu kitabın bazı ayetleri muhkem /değişmez amaç özellikli, herkes tarafından açık seçik kolaylıkla anlaşılan ve kitabın anaları /temeli /ana iskeleti ve hedef hükümlerdir. Geri kalanlar ise müteşabih /çok anlamlı /değişken mesajlardır (bunların bazısı ilahi yapı ile ilgili semboller veya Evren’le ilgili bilimsel bilgiler halinde, bazısı da kesin hükme yönelik, araç /yöntem /vesile /usullerdir). Kalpleri ve düşünceleri kötü niyetli olanlar, insanların arasına fitne sokmak ve kafaları karıştırmak için, çok anlamlı olan müteşabih /araç mesajlara bile bile daha fazla önem verirler. Hâlbuki onların sembolik ve bilimsel özellikte olanlarının gerçek anlamlarını ise bir Allah, bir de “Ey Rabbimiz! Bildirdiğin ayetlerin hepsine inandık, hepsi Rabbimizdendir.” diyen, bilim adamları bilir. Ayetlerin bu muhkem ve müteşabih ayırımını da yine aklını kullanan, bilim ve düşünce sahiplerinden /ülül elbab’dan başkası anlayıp, düşünüp yapamaz.
Görüldüğü gibi, bu ayete göre Kur’an, uymamız birer farz, dinin anayasa maddeleri ve din demek olan muhkem /değişmez ana kurallar ve müteşabih /değişken kurallardan oluşmuştur. Yıllar içinde muhkem ana kuralların 440 sayıda olduklarını belirledim ve 226’sı Yasaklar, 216’sı ise Allah’ın Dünya Hayatımız sırasında yapmamızı istedikleri olduğunu ayetlerini de belirterek “Kur’an ve Son İslam” kitabında bir arada topladım.
A’raf-22. Fe dellahüma bi ğururin fe lemma zakaşşecerate bedet lehüma sev’atühüma ve tafika yahsifani ‘aleyhima min verakıl cenneti* ve nadahüma rabbühüma, elem enheküma ‘an tilkümeşşecerati ve ekul leküma inneş şeytane leküma ‘adüvvün mübiyn.