Havas Okulu ilmi Genel Makaleler | Esmalar | Vefk & Tılsım | Büyü Fal

Havas ilmi & Gizli ilimler

Havas İlminin Derinliklerine Yolculuk: Kadim Bilgelik ve Gizemli Sırlar

İSLAM SANATININ AMACI VE TEMEL İLKELERİ

Modaratör

Active member
Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış;
Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.
N. F. Kısakürek

İslam sanatı, varlığı İslam düşüncesi açısından canlandırma gayretidir. Sanat insanidir, güzellik ise ilahi olup Rahman’dan feyizlenir. İnsan, ilahi nurları celbetmek için insani mertebelerdeki yükselme derecesine göre ilahi güzellikleri hisseder. Onun için güzellik ruhun ve vicdanın kavradığı manevi bir lezzettir. Bu anlamda Kur’an’a göre sanat; hislerle gerçekleşenin ötesine yönelmek, maddi gerçeklerle manevi güzellikler arasında irtibat kurmaktır.


Müslümanlar, her zaman sanatın merkezî bir konumda olduğu ve hâlâ olmaya devam ettiği İslam medeniyetini inşa etmişlerdir. Mimariden şehir planlamasına, hüsn-i hattan tezhibe, şiir ve diğer edebî türlere kadar İslam medeniyetinin meydana getirdiği ürünlere bakan bir kişi sanatın İslam dünyasındaki konumunu ve önemini açıkça görür. İslam medeniyeti hayatın güzellik boyutuna dayanır ve “Allah güzeldir, güzeli sever.” (Müslim, İman, 147.) hadisinde de işaret edildiği gibi güzelliği Allah’a dayandırır. Kuşkusuz Allah, herhangi bir güzel nesne ya da varlık gibi temaşa konusu değildir. Allah’ın güzelliği, sonsuz ve asla maddi olmayan kendine özgü varlığıyla ancak eylemlerine ve kâinatta yarattığı varlıklara bakılarak kavranabilecek bir husustur. Bu hadiste en dikkat çekici olan şey, “güzel” kavramının sonsuz bir varlığa da nispet edilerek sonsuz bir anlam alanına kavuşturulmasıdır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Allah, dağların yaratılışı ve yapısından bahsederken “İşte bu her şeyi en sağlam şekilde yapan Allah’ın sanatıdır.” (Neml, 27/88.) buyurmaktadır. En küçüğünden en büyüğüne kadar O’nun yarattığı canlı cansız her şeyde bambaşka bir güzellik, insanı aciz bırakan bir sanat görülür. O kadar ki mecazi bir ifade de olsa Kur’an’da Rabbimiz “sıbgatullah” yani Allah’ın boyasından söz eder ve “Boyası Allah’ınkinden daha güzel olan kimdir?” (Bakara, 2/138.) buyurarak beşeriyete meydan okur. Yine aynı şekilde insanlığa hidayet rehberi olarak gönderdiği son ilahi kitabın bir suresinin dahi benzerinin getirilemeyeceğini beyan eder. (Bakara, 2/23.)


Allah şüphesiz ki her şeyi güzel yaratmıştır. Ancak insanı daha güzel bir yapıda ve surette yaratmıştır. (Tin, 95/4.) İnsanın en güzel bir şekilde yani ahsen-i takvim üzere yaratılmış olması, belinin doğrulmasından, biçiminin güzelleşmesinden, melekelerinin yükselmesinden akıl, irfan ve ahlakıyla ilahi güzelliğe ermesine kadar her türlü güzelliği kapsar. Onun esas güzelliği sadece şekil ve suretinde değil duygusunda ve özellikle “güzellik” denilen manayı anlamasında ve o duygudan güzellerin güzeli, en güzel Yaratıcı’nın en güzel olan kemal sıfatlarını tanıyıp O’nun ahlakıyla ahlaklanmasında gizlidir.


Beşer düzeyinde bu güzellik, en mükemmel şekliyle Allah’ın âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamber Efendimiz’de tezahür etmiştir. Kısa bir müddet sonra kapatılacak olmasına rağmen onun bir mezar çukurundaki ahengi bozan bir tümseğin dahi düzeltilmesini isteyerek: “Aslında böyle şeyler ölüyü ne sıkar ne de ona rahatlık verir fakat bu, sağ olanların gözlerine güzel görünmek içindir.” (Buhari, Cenaiz, 42.) buyurması İslam sanat anlayışının kapsamını, onun en iyi fiilî ve sözlü tebliğcisinin sanat ve estetiğe verdiği önemi göstermektedir. Yine o Rahmet Elçisi’nin Allah’ın her şeyin üzerine iyilik ve güzellik yazdığını bir hayvanı dahi keserken güzel bir şekilde kesmeyi (Müslim, Sayd 57.) buyurması; ibadetin, eylemin, düşüncenin, sözün, sesin, oyunun, eğlencenin, kısaca her şeyin sanat ve estetik ruhuyla güzel bir şekilde yapılmasını istediğini göstermektedir.


İslam belli bir sanat şekli takdim etmez. Bütün sosyal konularda olduğu gibi o, işi maksada ve amaçlanan hedeflere bağlar. Sanat, küfre ve şirke şiar edilirse onu yasaklar, haram kılar ve yıkılmasını emreder. Hz. İsa’nın çamurdan kuş heykeli yapmasında (Âl-i İmran, 3/49.) olduğu gibi sanatı; Allah’ın kudretinin ve nimetlerinin gözler önüne serilmesine sebep oluyorsa mubah kılar. Bir sanat eseri de olsa hayra vesile olmayan, faydası dokunmayan herhangi bir şey meşru görülmez. Müslüman sanatçı, yaptığı işin hayırlı bir iş olduğu, kendisine ve başkasına faydası dokunduğu oranda ibadet olacağı bilinciyle sanatını icra eder. Tabii ki bu fayda bazen sadece ahirette beklenen bir hayır olabilir. Bu yönüyle Müslümanın sanata olan faydacı yaklaşımı pragmatizm olarak yorumlanamaz.


İslam sanatının temel amacı kişilerin sağlam iman ile Allah’a bağlanmalarını sağlamaktır. Sanat ve estetik duygusundan Allah’a imana giden bir yolun bulunduğu muhakkaktır. Çünkü insan fıtratında mevcut olan Allah inancı estetik duygu ile daha kolay harekete geçebilmektedir. Gazali’nin Allah’ın varlığına dair “nizam delili” bir çeşit sanat/estetik delil görünümündedir. Gazali’ye göre insanı hayvandan ayıran en belirgin özellik, insanın öz varlığında, yerde ve göklerdeki varlıklarda görülen hayret uyandırıcı güzelliklere nazar etmek ve Allah’ı bilmektir.


İslam sanatının temel amaçlarından biri de karşılaşılan zorlukları sanat ile kolayca aşabilmeyi, hayatı kolaylaştırmayı sağlamaktır. Çünkü sanatın alanı ile insanın hâkim olmaya çalıştığı alan birdir. Öteden beri estetik bakış hayatın bütününü canlandırabilseydi bütün gündelik işler ve zorunluluklar, gerek o andaki özellikleri gerekse taşıdıkları anlam bakımından daha zevkli ve kolay olurdu. Özellikle en çok kavga ve gürültünün yaşandığı yönetim sahasında, insanlar ideal düşüncelere yönlendirilebilir ve baştan beri insani gerçeklere daha uygun yönetim mekanizmaları oluşturulabilirdi. Bu anlamda Aristo’nun en önemli sanat sahası olarak politikayı hedef göstermesi yerinde bir tespittir. Çünkü sanat ile insan ruhundaki yüce duyguları canlı tutmak ve insanlar arasında hoşgörü ve sevgi iklimi oluşturmak mümkündür. Muhteşem mimari özellikleri olan camilerde kılınan namazların ayrı bir manevi haz verdiği herkesin ifade ettiği bir gerçektir. Yine müziğin insan ruhundaki duyguları güçlendirdiği, ruh sağlığını olumlu yönde etkilediği, dolayısıyla sanatsal uğraşıların toplumsal barışı, hoşgörüyü ve verimliliği artırdığı bir gerçektir.
 
Üst