İman, sözlükte, “bir kişiyi söylediği sözde tasdik etmek, doğrulamak, söylediğini gönül huzuru ile benimsemek, karşısındakine güven vermek, içten ve yürekten inanmak” anlamlarına gelir. (İbnü’l-Manzûr, Lisânü’l-Arab, XIII, 21.) İtikadla iman eş anlamlı olup, teslim olmak ve boyun eğmek anlamına da gelir.
Terim olarak iman; Allah Teâlâ’nın dinini kalbi ile onaylamak, yani Hz. Peygamber’in getirdiği kesin olarak bilinen hükümlerin gerçek ve doğru olduğuna gönülden inanmak demektir. Buna göre, imanın gerçeği ve özü kalbin tasdikidir. Kalbin tasdiki imanın değişmeyen temel unsurudur.
Hz. Peygamber de kalpteki imanla ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Allah Cennet ehlini Cennet’e, Cehennem ehlini de cehenneme koyacak, sonra da, bakın kalbinde hardal tanesi kadar imanı olan birisini bulursanız, onu Cehennem’den çıkarın, diyecektir.” (Buhârî, İmân, 15; Müslim, İmân, 82.)
“Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz Sen çok bahşedensin.” (Âl-i İmrân Sûresi 8)
“...Rabbimiz, biz îman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azâbından koru.“ (Âl-i İmrân Sûresi 16)
“Rabbimiz! İndirdiğine inandık ve Peygamber’e uyduk. Şimdi bizi (birliğini ve peygamberlerini tasdik eden) şahitlerden yaz.“ (Âl-i İmrân Sûresi 53)
“...Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve müslüman olarak bizim canımızı al.” (A'raf Sûresi 126)
“…(Ey Rabbim!) Beni müslüman olarak vefât ettir ve beni sâlihler arasına kat!” (Yusuf Sûresi 101)
“...Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.” (Mü'min Sûresi 109)
“Allâh’ım! Sen’den, katından vereceğin öyle bir rahmet istiyorum ki, onunla kalbime hidâyet, işlerime nizâm, dağınıklığıma tertip, içime kâmil îman, dışıma amel-i sâlih, amellerime temizlik ve ihlâs ver, rızâna uygun istikâmeti ilhâm et, ülfet edeceğim dostumu lûtfet ve beni her türlü kötülüklerden koru!
Allâh’ım, bana öyle bir îman, öyle bir yakîn ver ki, artık bir daha küfür (ihtimâli) kalmasın. Öyle bir rahmet ver ki, onunla, dünya ve âhirette Sen’in nazarında kıymetli olan bir mertebeye ulaşayım.” (Tirmizi, Deavât 30/3419)
Terim olarak iman; Allah Teâlâ’nın dinini kalbi ile onaylamak, yani Hz. Peygamber’in getirdiği kesin olarak bilinen hükümlerin gerçek ve doğru olduğuna gönülden inanmak demektir. Buna göre, imanın gerçeği ve özü kalbin tasdikidir. Kalbin tasdiki imanın değişmeyen temel unsurudur.
Hz. Peygamber de kalpteki imanla ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Allah Cennet ehlini Cennet’e, Cehennem ehlini de cehenneme koyacak, sonra da, bakın kalbinde hardal tanesi kadar imanı olan birisini bulursanız, onu Cehennem’den çıkarın, diyecektir.” (Buhârî, İmân, 15; Müslim, İmân, 82.)
İMANI KORUMA VE KUVVETLENDİRME DUALARI
Hidayete Erdirdikten Sonra Kalplerimizi Eğriltme

“Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz Sen çok bahşedensin.” (Âl-i İmrân Sûresi 8)
Biz İman Ettik

“...Rabbimiz, biz îman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azâbından koru.“ (Âl-i İmrân Sûresi 16)
İndirdiğine İnandık

“Rabbimiz! İndirdiğine inandık ve Peygamber’e uyduk. Şimdi bizi (birliğini ve peygamberlerini tasdik eden) şahitlerden yaz.“ (Âl-i İmrân Sûresi 53)
Canımı Müslüman Olarak Al

“...Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve müslüman olarak bizim canımızı al.” (A'raf Sûresi 126)
Beni Müslüman Olarak Vefât Ettir

“…(Ey Rabbim!) Beni müslüman olarak vefât ettir ve beni sâlihler arasına kat!” (Yusuf Sûresi 101)
Biz İnandık, Bizi Bağışla

“...Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.” (Mü'min Sûresi 109)
Allâh’ım, Bana Öyle Bir Îman, Öyle Bir Yakîn Ver ki, Artık Bir Daha Küfür Kalmasın

“Allâh’ım! Sen’den, katından vereceğin öyle bir rahmet istiyorum ki, onunla kalbime hidâyet, işlerime nizâm, dağınıklığıma tertip, içime kâmil îman, dışıma amel-i sâlih, amellerime temizlik ve ihlâs ver, rızâna uygun istikâmeti ilhâm et, ülfet edeceğim dostumu lûtfet ve beni her türlü kötülüklerden koru!
Allâh’ım, bana öyle bir îman, öyle bir yakîn ver ki, artık bir daha küfür (ihtimâli) kalmasın. Öyle bir rahmet ver ki, onunla, dünya ve âhirette Sen’in nazarında kıymetli olan bir mertebeye ulaşayım.” (Tirmizi, Deavât 30/3419)