Din sadece bir metafizik alan değildir.
Din, aynı zamanda adil bir sosyal düzen kurma mücadelesidir.
Hz. Peygamberin şirkle tevhid mücadelesi böyleydi.
Şirk, sınıflı, tevhit ise sınıfsız bir toplum mücalesidir.
Böylece Kur’an sınıfsız yeni bir toplum inşa etmiştir.
Şirki, sınıfsal ayrıcalıkları yok ederek, tevhidi hâkim kılmıştır.
Desene Hanifelik şirkten tevhide dönüştür.
Şirk toplumlarında egemen güçler ilahlaştırılmış, zenginler fakirleri sömürmüş ve köle yapmıştır.
Şirk düzeni gücü hâkim kılmış, somut veya soyut putlar edinmiş ve kutsallaştırılmıştır.
Şirk düzeninin müşrikteliri, adil ve hakça bir düzene karşı çıkmıştır.
Adil düzen, Ebu leheb, Ebu cehil ve belamların rahatına dokunmuştur.
Tarihte cihat, bu Karun ve firavunların zulmüne karşı bir isyan hareketidir.
Şirk toplumlarında servetler başkalarının yoksulluğu üzerine kurulur.
Tevhit düzeni toplumda sınıfsal ayrıcalık kabul etmez.
Hukuk önünde imtiyazlı sınıf bulunmaz.
Tevhit, özgürlük, eşitlik ve kardeşliğin haykırışıdır.
Şirk düzeni eşitsizlik, adaletsizlik, imtiyazlık üzerine kurulmuştur.
Tevhit, eşitlik, kardeşlik ve adalet düzenidir.
Dün olduğu gibi bugün de somut putlar yanında, soyut putlar edinildi.
Gücü ve parayı somut put, kaderi ve tevekkülü soyut put yaptılar.
Emevîler iktidarını, Müslümanlarda tembelliklerini Allah’a fatura ettiler.
Bugün şirk, adeta İslam kisvesine büründürülmüş farklı bir giysiyle karşımıza çıkmıştır.
Bugün okunması gereken en büyük kitap insandır.
Evren Allah’ın en büyük kitabı ve yazısıdır.
Evrendeki her hadise bir ayettir.
Kur’an bu büyük kitapları okumak için bir araçtır.
Araç, amaç haline dönüşmüşse putlaşma tekrar başlamıştır.
Tarihte olduğu gibi kendini mümin sanan müşrikler çoğalmıştır.
Cari ve piyasa İslam’ı buna imkân sunmuştur.
Mehmet Akif diyor ki “kadermiş öyle mi haşa bu söz değil doğru. Belanı istedin Allah da verdi doğrusu.”
Desene insanoğlu tarihten bugüne kendi tembelliğini Allah’a fatura etmiştir.
Kader evrendeki fiziksel, biyolojik ve kimyasal değişmez yasalardır.
Şirk mücadelesi, Hz. Peygamberin bütün izlerini silme mücadelesidir.
İktisadi çıkar uğruna Allah’ın koyduğu tevhidi / eşit hakları ihlal etmek Belamliktir.
Ebu Leheb ve Ebu Cehil çok dindar görünen insanlardı.
Tevhit, kadın ve erkek, efendi ve köle, devlet ve vatandaş, emek ve sermaye, zengin ve fakir arasında eşitliği esas aldığından Hz. Muhammed’e karşı çıktılar.
Oysa tevhit güç odaklarına, köle tüccarlarına, zulme ve sömürüye hayır demekti.
Allah’ın birliğine iman aynı zamanda halkların birliğine ve eşitliğine inanmaktı.
Putlar sadece bir simgedir.
Devletlerin varlığını simgeleyen bayraklar gibi. Cahiliyete somut veya soyut putlar edinmişlerdi.
Hz. Peygamberin kırdığı putları tekrar inşa ettiler.
Bugün de İslam’ın duruluğu aşiret ve kabile tasallutundadır.
Bu aşiret ve kabileler İslam’ın tevhit anlayışına tampon olmuşlardır.
İslam’ın doğusunda ortaya konan ilkeler dejenerasyona uğratılmıştır.
Bilindiği gibi İslam sosyal bir hareket gerçekleştirmiştir.
İslam’ın sosyal hedefleri vardır.
Bugün din ile toplumsal gerçeklik uyuşmamaktadır.
Dinin içtihadı yorumu sosyolojik realiteden koparılmıştır.
Bugün cari ve piyasa İslami problemleri çözememiştir.
İslam toplumları barış ve huzura muhtaçtırlar.
Dün olduğu gibi bugün de İslami adaletsizliklerine alet ettiler.
Bugün de müceddid beyinlere ihtiyaç var.
Her zaman diliminin koşulları değiştikçe, hukuk kuralları da değişmiştir.
Her zamanın bir hükmü vardır.
Kur’an yeni bir toplum inşa etmek istemiştir.
Din Allah’ın evrene koyduğu değişmez yasalar, sünnetullahtır.
Desene şirki yok etmeden tevhid alan bulamayacaktır. Desene şirk daima sureti haktan görünecektir.
Saygılarımlahttps://edepteknesi.com.tr
Din, aynı zamanda adil bir sosyal düzen kurma mücadelesidir.
Hz. Peygamberin şirkle tevhid mücadelesi böyleydi.
Şirk, sınıflı, tevhit ise sınıfsız bir toplum mücalesidir.
Böylece Kur’an sınıfsız yeni bir toplum inşa etmiştir.
Şirki, sınıfsal ayrıcalıkları yok ederek, tevhidi hâkim kılmıştır.
Desene Hanifelik şirkten tevhide dönüştür.
Şirk toplumlarında egemen güçler ilahlaştırılmış, zenginler fakirleri sömürmüş ve köle yapmıştır.
Şirk düzeni gücü hâkim kılmış, somut veya soyut putlar edinmiş ve kutsallaştırılmıştır.
Şirk düzeninin müşrikteliri, adil ve hakça bir düzene karşı çıkmıştır.
Adil düzen, Ebu leheb, Ebu cehil ve belamların rahatına dokunmuştur.
Tarihte cihat, bu Karun ve firavunların zulmüne karşı bir isyan hareketidir.
Şirk toplumlarında servetler başkalarının yoksulluğu üzerine kurulur.
Tevhit düzeni toplumda sınıfsal ayrıcalık kabul etmez.
Hukuk önünde imtiyazlı sınıf bulunmaz.
Tevhit, özgürlük, eşitlik ve kardeşliğin haykırışıdır.
Şirk düzeni eşitsizlik, adaletsizlik, imtiyazlık üzerine kurulmuştur.
Tevhit, eşitlik, kardeşlik ve adalet düzenidir.
Dün olduğu gibi bugün de somut putlar yanında, soyut putlar edinildi.
Gücü ve parayı somut put, kaderi ve tevekkülü soyut put yaptılar.
Emevîler iktidarını, Müslümanlarda tembelliklerini Allah’a fatura ettiler.
Bugün şirk, adeta İslam kisvesine büründürülmüş farklı bir giysiyle karşımıza çıkmıştır.
Bugün okunması gereken en büyük kitap insandır.
Evren Allah’ın en büyük kitabı ve yazısıdır.
Evrendeki her hadise bir ayettir.
Kur’an bu büyük kitapları okumak için bir araçtır.
Araç, amaç haline dönüşmüşse putlaşma tekrar başlamıştır.
Tarihte olduğu gibi kendini mümin sanan müşrikler çoğalmıştır.
Cari ve piyasa İslam’ı buna imkân sunmuştur.
Mehmet Akif diyor ki “kadermiş öyle mi haşa bu söz değil doğru. Belanı istedin Allah da verdi doğrusu.”
Desene insanoğlu tarihten bugüne kendi tembelliğini Allah’a fatura etmiştir.
Kader evrendeki fiziksel, biyolojik ve kimyasal değişmez yasalardır.
Şirk mücadelesi, Hz. Peygamberin bütün izlerini silme mücadelesidir.
İktisadi çıkar uğruna Allah’ın koyduğu tevhidi / eşit hakları ihlal etmek Belamliktir.
Ebu Leheb ve Ebu Cehil çok dindar görünen insanlardı.
Tevhit, kadın ve erkek, efendi ve köle, devlet ve vatandaş, emek ve sermaye, zengin ve fakir arasında eşitliği esas aldığından Hz. Muhammed’e karşı çıktılar.
Oysa tevhit güç odaklarına, köle tüccarlarına, zulme ve sömürüye hayır demekti.
Allah’ın birliğine iman aynı zamanda halkların birliğine ve eşitliğine inanmaktı.
Putlar sadece bir simgedir.
Devletlerin varlığını simgeleyen bayraklar gibi. Cahiliyete somut veya soyut putlar edinmişlerdi.
Hz. Peygamberin kırdığı putları tekrar inşa ettiler.
Bugün de İslam’ın duruluğu aşiret ve kabile tasallutundadır.
Bu aşiret ve kabileler İslam’ın tevhit anlayışına tampon olmuşlardır.
İslam’ın doğusunda ortaya konan ilkeler dejenerasyona uğratılmıştır.
Bilindiği gibi İslam sosyal bir hareket gerçekleştirmiştir.
İslam’ın sosyal hedefleri vardır.
Bugün din ile toplumsal gerçeklik uyuşmamaktadır.
Dinin içtihadı yorumu sosyolojik realiteden koparılmıştır.
Bugün cari ve piyasa İslami problemleri çözememiştir.
İslam toplumları barış ve huzura muhtaçtırlar.
Dün olduğu gibi bugün de İslami adaletsizliklerine alet ettiler.
Bugün de müceddid beyinlere ihtiyaç var.
Her zaman diliminin koşulları değiştikçe, hukuk kuralları da değişmiştir.
Her zamanın bir hükmü vardır.
Kur’an yeni bir toplum inşa etmek istemiştir.
Din Allah’ın evrene koyduğu değişmez yasalar, sünnetullahtır.
Desene şirki yok etmeden tevhid alan bulamayacaktır. Desene şirk daima sureti haktan görünecektir.
Saygılarımlahttps://edepteknesi.com.tr