Meryem-29, Al-i İmran-46 ve Maide-110’uncu ayetlerde ise niteleme sıfatı olarak Hüden /doğru yola yönlendirici /kılavuz yerine aynı anlamda olmak üzere Hz. İsa’nın yol gösterici bilgileri için niteleme sıfatı olarak Mehdi /doğru yola yönlendirici /kılavuz kelimesi kullanılmıştır.
Meryem-29. Kendisine yapılan sataşmalardan bunalan Meryem, onunla gerçekleri ve olanları konuşsunlar diye genç oğlunu işaret etti. Orada bulunanlar şaşkınlık içinde; “Nasıl olur da henüz erişkin olmayan /delikanlı birisi ile bu mehdi /doğru yola yönlendirici konuları konuşuruz” diye söylendiler (29. Fe eşarat ileyhi kalu keyfe nükellimü men kâne fiyl mehdi sabiyya).
Maide-110. Bir zamanlar Allah, İsa’ya şöyle demişti; “Ey Meryem oğlu İsa, Sana ve Annene bağışladığım nimetimi hatırla. Seni Ruhul Kudüs /temiz olan /İncil ile de desteklemiştim. Böylece bütün insanlarla mehdi konuları /doğru yola yöneltici konuları konuşuyordun. ” (110. İz kalallahü ya ‘iysebne meryemezkür nı’meti ‘aleyke ve ‘ala validetike* iza eyyedtüke bi ruhıl kudüsi tükellimün nase fil mehdi ve kehlen).
Al-i İmran-46. “Ve O (İsa), İnsanları doğru yola yönelsinler diye mehdi konularla /doğruya yöneltecek konularla uyaracak ve salihlerden olacak” diyerek bir oğlu olacağını müjdelemişlerdi (46. Ve yükellimün nase fil mehdi ve kehlen ve mines salihıyn).
Son olan Al-i İmran-46 ncı ayette Hz. İsa’nın anlattığı bilgiler ve özellikleri için niteleme sıfatı olarak Mehdi kelimesi kullanılırken, bir önceki ayet olan Al-i İmran-45 ayette ise yine niteleme sıfatı olarak Mesih kelimesi kullanılmıştır. Ve her niteleme sıfatı olan Mehdi kelimesinin, yol gösterici, kılavuz anlamındaki Hüden ile aynı anlamda olduğunu görüyoruz.
Hz. Muhammed’e atfedilen, fakat İnci’deki ayete uyumlu olmayan, ters olan şu sözde Hz. İsa’nın tekrar Dünya’ya ineceğine değinilmiştir:
No-5004. Resulullah buyurdular ki: “Nefsim kudret elinde olan Zat-ı Zülcelal`e yemin ederim! Meryem oğlu İsa`nın, aranıza (bu şeriatle hükmedecek) adaletli bir hâkim olarak ineceği, istavrozları kırıp, hınzırları öldüreceği, cizyeyi (Ehl-i Kitap`tan) kaldıracağı vakit yakındır. O zaman, mal öylesine artar ki, kimse onu kabul etmez; tek bir secde, dünya ve içindekilerin tamamından daha hayırlı olur.” Ebu Hureyre
Ayetlere baktığımızda, Mesih kelimesi Hz. İsa örneği verilerek bütün peygamberleri de tanımlarken, Hüden kelimesinin bütün peygamberler yanında Kur’an’ı da tanımladığını, Mehdi kelimesinin de Mesih gibi yine Hz. İsa’ya verilmiş ilkeler ve arındırılmışlığı tanımlamak üzere kullanılmış olduğunu gördük. Hüden ve Mehdi kelimeleri aynı anlamda olduklarına göre de diyebiliriz ki, Hz. Muhammed son peygamber, Kur’an da son vahiy kitabı olduğuna göre, insanları kurtarıcı diye beklenen MESİH GİBİ, MEHDİ DE bir kişi değil, Allah’a yönlendirici ilkeleri içeren son kitap KUR’AN olmaktadır. Yani Mesh edilmiş ve aydınlatıcı bilgiler içeren Mehdi Kur’an diye tanımlanmaktadır.
Zaten Sad-88 ve A’raf-157 nci ayetlerde, zaman içinde bütün insanların Kur’an’a inanacakları açıklanmıştır.
Sad-88. “Ve onun bildirdiklerinin doğruluğunu zamanla herkes anlayıp öğrenecektir”.
A’raf-157. “Ve sonunda bir zaman gelecek insanlar Tevrat ve İncil’de adı geçmiş olan o ümmi resul ve nebinin getirdiklerine de uyacaklar…. O elçiye /Muhammed’e inanacak ve saygı gösterecek, yardım edecek ve kendisine indirilen Nur’a /Kur’an’a uyacak olanlar, mutlu sona ulaşacaklardır” diyerek açıklamalar yaptı”.
YineRum-30’ncu ayete baktığımızda, ayette bütün insanların yaratılış olarak İslâm’a, yani Allah’ı tek ilah olarak kabul edip sadece O’na teslim olma inancına /Müslüman olmaya yatkın oldukları açıklanmıştır
Rum-30. Ya Muhammed! Sen hiç kimse veya şeyi Allah’a şirk-ortak koşmadan ve atalarının yanlışlarına karşı çıkıp onların yanlışlarına bulaşmamış hanif bir kişi olarak kendisinden başka ilah olmayan Allah’ın tek olan dinine, bütün gayretinle yönel. Çünkü Allah, tüm insanları tek dini olan İslam’a uyumlu ve onu seçebilme özelliğinde /fıtratında yaratmıştır. Allah’ın yarattığı insanın bu özelliğinde /fıtratında bir değişiklik, bir bozulma olmaz. Çünkü tüm zamanların dosdoğru tek dini budur. Fakat insanların çoğu bu gerçekleri bilmezler.
Gerek Mesih ve gerekse Mehdi ifadeleri, görüldüğü gibi Kur’an’da kişi ismi olarak değil, bütün insanların Kur’an’a ve içerdiği Muhkem /değişmez ana kurallara uyanma ve aydınlanma olmaktadır. Diğer bir ifade ile MESH EDİCİ ve MEHDİ /YOL GÖSTERİCİ olan KUR’AN’DIR ve HER BİRİNİ YAŞAM İLKELERİ OLARAK BİLDİRDİĞİ MUHKEM /DEĞİŞMEZ ANA KURALLARINI /İLKELERİNİ BENİMSEMEKTİR.
Demek ki Mesih ve Mehdi kelimeleri, sadece peygamberlerin olumsuzluklardan arınmışlığının ve Kur’an’ın da mesh edici özelliğinin bir tanımlamasına yönelik olarak yer almıştır.
Gelecek kurtarıcı birer kişi olarak ise doğruluğu şüpheli olan ve Hz. Muhammed’e atfedilen Hadislerde geçen kelimelere ve tarihsel geleneksel kabullerine dayandırılmıştır. Dolayısıyla bu kelimeler, Hz. Muhammed’e atfedilen sözlerde, kişi şeklinde ve Hz. Muhammed’e atfedilerek insanların eklemiş oldukları ve inançmış gibi yamadıkları kelimeler olmaktadırlar.
Mehdi-Mesih ve Deccal ile ilgili olarak Hz. Muhammed’e atfedilen sözler
Yukarıda, Mesih ve Mehdi ifadelerinin kişi olduklarının Kur’an değil de Hadis temelli olduklarını belirtmiş ve esasında, her 2 ifadenin de KUR’AN demek olduğunu ve KUR’AN’A İNANCIN İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞUNCA KABUL EDİLMESİ VE BUNA KIYAM EDİLMESİ demek olduğunu açıklamıştım. Şimdi de bu yazı ile, Mehdi ve Mesih temelli Hadisleri güvenilirlikleri, inandırıcılıkları konusunda görüşlerinize ve kararlarınıza sunuyor ve herhangi bir yorum yapmıyorum.
Kutubu-sitte’de Hz. Muhammed’e atfedilen Mehdi ile ilgili 2, Usul-ul Kafi’de ise bir söz tespit ettim:
Resulullah buyurdular ki: “Bir halifenin ölümü anında (ehl-i hal ve akd arasında) ihtilaf olacak. (O zaman) Medine ahalisinden bir adam (Mehdi) kaçarak Mekke`ye gidecek. Mekke halkından bir kısmı ona gelecek ve (fitne çıkar korkusuyla) istemediği halde onu (evinden) çıkaracaklar. Rükn ile Makam arasında ona biat edecekler. Onları (ortadan kaldırmak için) Şam`dan bir ordu gönderilecek. Ordu Mekke-Medine arasındaki el-Beyda`da yere batırılacak. İnsanlar bu (kerameti) görünce Şam`ın ebdalı ve Irak ahalisinin velileri ona gelip biat ederler. Sonra Kureyş`ten dayıları Kelb kabilesinden olan bir adam zuhur eder ve (Mehdi ve adamlarına) karşı bir ordu gönderir. Ama onlar bu orduya galebe çalarlar. Bu ordu, Kelbi`nin (ihtirasıyla çıkarılmış) bir ordudur. Bu Kelbi`nin ganimetine iştirak edemeyen zarara uğramıştır. (Mehdi, malı taksim eder. Halk arasında peygamberlerinin sünnetini (ihya eder ve onun) ile amel eder. İslam yeryüzünde yerleşir. Yedi yıl hayatta kalır. -Bazı raviler dokuz yıl demiştir.- Sonra ölür ve Müslümanlar cenaze namazını kılarlar.”-Kütubu sitte-4403
Resululah buyurdular ki: “Mehdi benim zürriyetimden, kızım Fatıma`nın evlatlarındandır.”-Kütubu sitte-5007.
Usul-ul Kâfi C-1/21- …Ibn Ebu Ya’fur, Şeybanoğullarının Mevlâsından, o da Ebu Cafer (Muhammed Bakır)’dan şöyle rivayet eder: “Bizden Kâim (Mehdi accelallahu ferecehu) ortaya çıktığı zaman Allah, onun elini insanların başının üzerine koyar. Böylece insanların akıllarını derleyip toplar, anlayışlarını kusursuzlaştırır“.Usul-ul Kâfi-Akıl ve Cehalet Bölümü
Mesih ile ilgili hadisler
Mesih kelimesinin geçtiği hadislere baktığımızda, bu kelimenin yalın halde değil de hep “Mesih Deccal” şeklinde “Deccal” kelimesini de tanımlamak üzere kullanılmış olduğunu görüyoruz. Bu kullanımın da amacının ve art niyetinin tartışılması gereklidir diye düşünüyorum.
Kütubu sitte’de bulduğum, Kur’an ile uyumluluğu olmadığı halde Hz. Muhammed’e atfedilen sözler şunlardır;
No-693. Resulullah buyurdu ki: “Kim Kehf süresinin başından -bir rivayette; sonundan- on ayet ezberlerse Mesih Deccal`in şerrinden emin olur.” Ebu`d-Derda
No-4526. Resulullah buyurdular ki: “Ümmetimden bir grup (taife), hak üzerine savaşmaya devam edeceklerdir. Onlar kendilerine meydan okuyanlara karşı muzafferdirler. Öyle ki, bunların sonuncuları Mesih-Deccal`le de savaşırlar.”
N0-5013. Resulullah Veda haccı sırasında (bir ara): “Halk susup dinlesin!” buyurdular. Sonra Allah`a hamd ve senada bulunup, arkadan Mesih Deccal`den uzun uzun söz ettiler ve buyurdular ki:
Görüldüğü gibi, Mesih kelimesi, bu hadislerde Mesih Deccal şeklinde ve “İyi ile kötü”lüğü tanımlayan 2 kelime şeklinde geçtiği gibi, ayrıca birden fazla hadiste ise sadece Deccal kelimesi olarak yer almaktadır. Ve anlaşılacağı gibi, Deccal kelimesi, bir nevi kötülüğün sembolü ve şeytanı tanımlamak üzere kullanılmaktadır. Bu duruma göre, nasıl Mesih ve Mehdi diye kişilerin geleceğine yönelik Kur’an’da en ufak bir bilgi olmayışı yanında, daha feci olanı, Deccal kelimesinin ise Kur’an’da hiç yer almadığı halde sadece Hadislere yamanmış olması oldukça anlamlıdır diye düşünüyorum. Deccal ile ilgili hadislere baktığımızda, nasıl akıl ve mantık dışı sözlerin Hz. Muhammed’e insafsızca mal edilmiş olduğu açıkça görülmektedir.
Meryem-29. Kendisine yapılan sataşmalardan bunalan Meryem, onunla gerçekleri ve olanları konuşsunlar diye genç oğlunu işaret etti. Orada bulunanlar şaşkınlık içinde; “Nasıl olur da henüz erişkin olmayan /delikanlı birisi ile bu mehdi /doğru yola yönlendirici konuları konuşuruz” diye söylendiler (29. Fe eşarat ileyhi kalu keyfe nükellimü men kâne fiyl mehdi sabiyya).
Maide-110. Bir zamanlar Allah, İsa’ya şöyle demişti; “Ey Meryem oğlu İsa, Sana ve Annene bağışladığım nimetimi hatırla. Seni Ruhul Kudüs /temiz olan /İncil ile de desteklemiştim. Böylece bütün insanlarla mehdi konuları /doğru yola yöneltici konuları konuşuyordun. ” (110. İz kalallahü ya ‘iysebne meryemezkür nı’meti ‘aleyke ve ‘ala validetike* iza eyyedtüke bi ruhıl kudüsi tükellimün nase fil mehdi ve kehlen).
Al-i İmran-46. “Ve O (İsa), İnsanları doğru yola yönelsinler diye mehdi konularla /doğruya yöneltecek konularla uyaracak ve salihlerden olacak” diyerek bir oğlu olacağını müjdelemişlerdi (46. Ve yükellimün nase fil mehdi ve kehlen ve mines salihıyn).
Son olan Al-i İmran-46 ncı ayette Hz. İsa’nın anlattığı bilgiler ve özellikleri için niteleme sıfatı olarak Mehdi kelimesi kullanılırken, bir önceki ayet olan Al-i İmran-45 ayette ise yine niteleme sıfatı olarak Mesih kelimesi kullanılmıştır. Ve her niteleme sıfatı olan Mehdi kelimesinin, yol gösterici, kılavuz anlamındaki Hüden ile aynı anlamda olduğunu görüyoruz.
Hz. Muhammed’e atfedilen, fakat İnci’deki ayete uyumlu olmayan, ters olan şu sözde Hz. İsa’nın tekrar Dünya’ya ineceğine değinilmiştir:
No-5004. Resulullah buyurdular ki: “Nefsim kudret elinde olan Zat-ı Zülcelal`e yemin ederim! Meryem oğlu İsa`nın, aranıza (bu şeriatle hükmedecek) adaletli bir hâkim olarak ineceği, istavrozları kırıp, hınzırları öldüreceği, cizyeyi (Ehl-i Kitap`tan) kaldıracağı vakit yakındır. O zaman, mal öylesine artar ki, kimse onu kabul etmez; tek bir secde, dünya ve içindekilerin tamamından daha hayırlı olur.” Ebu Hureyre
Ayetlere baktığımızda, Mesih kelimesi Hz. İsa örneği verilerek bütün peygamberleri de tanımlarken, Hüden kelimesinin bütün peygamberler yanında Kur’an’ı da tanımladığını, Mehdi kelimesinin de Mesih gibi yine Hz. İsa’ya verilmiş ilkeler ve arındırılmışlığı tanımlamak üzere kullanılmış olduğunu gördük. Hüden ve Mehdi kelimeleri aynı anlamda olduklarına göre de diyebiliriz ki, Hz. Muhammed son peygamber, Kur’an da son vahiy kitabı olduğuna göre, insanları kurtarıcı diye beklenen MESİH GİBİ, MEHDİ DE bir kişi değil, Allah’a yönlendirici ilkeleri içeren son kitap KUR’AN olmaktadır. Yani Mesh edilmiş ve aydınlatıcı bilgiler içeren Mehdi Kur’an diye tanımlanmaktadır.
Zaten Sad-88 ve A’raf-157 nci ayetlerde, zaman içinde bütün insanların Kur’an’a inanacakları açıklanmıştır.
Sad-88. “Ve onun bildirdiklerinin doğruluğunu zamanla herkes anlayıp öğrenecektir”.
A’raf-157. “Ve sonunda bir zaman gelecek insanlar Tevrat ve İncil’de adı geçmiş olan o ümmi resul ve nebinin getirdiklerine de uyacaklar…. O elçiye /Muhammed’e inanacak ve saygı gösterecek, yardım edecek ve kendisine indirilen Nur’a /Kur’an’a uyacak olanlar, mutlu sona ulaşacaklardır” diyerek açıklamalar yaptı”.
YineRum-30’ncu ayete baktığımızda, ayette bütün insanların yaratılış olarak İslâm’a, yani Allah’ı tek ilah olarak kabul edip sadece O’na teslim olma inancına /Müslüman olmaya yatkın oldukları açıklanmıştır
Rum-30. Ya Muhammed! Sen hiç kimse veya şeyi Allah’a şirk-ortak koşmadan ve atalarının yanlışlarına karşı çıkıp onların yanlışlarına bulaşmamış hanif bir kişi olarak kendisinden başka ilah olmayan Allah’ın tek olan dinine, bütün gayretinle yönel. Çünkü Allah, tüm insanları tek dini olan İslam’a uyumlu ve onu seçebilme özelliğinde /fıtratında yaratmıştır. Allah’ın yarattığı insanın bu özelliğinde /fıtratında bir değişiklik, bir bozulma olmaz. Çünkü tüm zamanların dosdoğru tek dini budur. Fakat insanların çoğu bu gerçekleri bilmezler.
Gerek Mesih ve gerekse Mehdi ifadeleri, görüldüğü gibi Kur’an’da kişi ismi olarak değil, bütün insanların Kur’an’a ve içerdiği Muhkem /değişmez ana kurallara uyanma ve aydınlanma olmaktadır. Diğer bir ifade ile MESH EDİCİ ve MEHDİ /YOL GÖSTERİCİ olan KUR’AN’DIR ve HER BİRİNİ YAŞAM İLKELERİ OLARAK BİLDİRDİĞİ MUHKEM /DEĞİŞMEZ ANA KURALLARINI /İLKELERİNİ BENİMSEMEKTİR.
Demek ki Mesih ve Mehdi kelimeleri, sadece peygamberlerin olumsuzluklardan arınmışlığının ve Kur’an’ın da mesh edici özelliğinin bir tanımlamasına yönelik olarak yer almıştır.
Gelecek kurtarıcı birer kişi olarak ise doğruluğu şüpheli olan ve Hz. Muhammed’e atfedilen Hadislerde geçen kelimelere ve tarihsel geleneksel kabullerine dayandırılmıştır. Dolayısıyla bu kelimeler, Hz. Muhammed’e atfedilen sözlerde, kişi şeklinde ve Hz. Muhammed’e atfedilerek insanların eklemiş oldukları ve inançmış gibi yamadıkları kelimeler olmaktadırlar.
Mehdi-Mesih ve Deccal ile ilgili olarak Hz. Muhammed’e atfedilen sözler
Yukarıda, Mesih ve Mehdi ifadelerinin kişi olduklarının Kur’an değil de Hadis temelli olduklarını belirtmiş ve esasında, her 2 ifadenin de KUR’AN demek olduğunu ve KUR’AN’A İNANCIN İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞUNCA KABUL EDİLMESİ VE BUNA KIYAM EDİLMESİ demek olduğunu açıklamıştım. Şimdi de bu yazı ile, Mehdi ve Mesih temelli Hadisleri güvenilirlikleri, inandırıcılıkları konusunda görüşlerinize ve kararlarınıza sunuyor ve herhangi bir yorum yapmıyorum.
Kutubu-sitte’de Hz. Muhammed’e atfedilen Mehdi ile ilgili 2, Usul-ul Kafi’de ise bir söz tespit ettim:
Resulullah buyurdular ki: “Bir halifenin ölümü anında (ehl-i hal ve akd arasında) ihtilaf olacak. (O zaman) Medine ahalisinden bir adam (Mehdi) kaçarak Mekke`ye gidecek. Mekke halkından bir kısmı ona gelecek ve (fitne çıkar korkusuyla) istemediği halde onu (evinden) çıkaracaklar. Rükn ile Makam arasında ona biat edecekler. Onları (ortadan kaldırmak için) Şam`dan bir ordu gönderilecek. Ordu Mekke-Medine arasındaki el-Beyda`da yere batırılacak. İnsanlar bu (kerameti) görünce Şam`ın ebdalı ve Irak ahalisinin velileri ona gelip biat ederler. Sonra Kureyş`ten dayıları Kelb kabilesinden olan bir adam zuhur eder ve (Mehdi ve adamlarına) karşı bir ordu gönderir. Ama onlar bu orduya galebe çalarlar. Bu ordu, Kelbi`nin (ihtirasıyla çıkarılmış) bir ordudur. Bu Kelbi`nin ganimetine iştirak edemeyen zarara uğramıştır. (Mehdi, malı taksim eder. Halk arasında peygamberlerinin sünnetini (ihya eder ve onun) ile amel eder. İslam yeryüzünde yerleşir. Yedi yıl hayatta kalır. -Bazı raviler dokuz yıl demiştir.- Sonra ölür ve Müslümanlar cenaze namazını kılarlar.”-Kütubu sitte-4403
Resululah buyurdular ki: “Mehdi benim zürriyetimden, kızım Fatıma`nın evlatlarındandır.”-Kütubu sitte-5007.
Usul-ul Kâfi C-1/21- …Ibn Ebu Ya’fur, Şeybanoğullarının Mevlâsından, o da Ebu Cafer (Muhammed Bakır)’dan şöyle rivayet eder: “Bizden Kâim (Mehdi accelallahu ferecehu) ortaya çıktığı zaman Allah, onun elini insanların başının üzerine koyar. Böylece insanların akıllarını derleyip toplar, anlayışlarını kusursuzlaştırır“.Usul-ul Kâfi-Akıl ve Cehalet Bölümü
Mesih ile ilgili hadisler
Mesih kelimesinin geçtiği hadislere baktığımızda, bu kelimenin yalın halde değil de hep “Mesih Deccal” şeklinde “Deccal” kelimesini de tanımlamak üzere kullanılmış olduğunu görüyoruz. Bu kullanımın da amacının ve art niyetinin tartışılması gereklidir diye düşünüyorum.
Kütubu sitte’de bulduğum, Kur’an ile uyumluluğu olmadığı halde Hz. Muhammed’e atfedilen sözler şunlardır;
No-693. Resulullah buyurdu ki: “Kim Kehf süresinin başından -bir rivayette; sonundan- on ayet ezberlerse Mesih Deccal`in şerrinden emin olur.” Ebu`d-Derda
No-4526. Resulullah buyurdular ki: “Ümmetimden bir grup (taife), hak üzerine savaşmaya devam edeceklerdir. Onlar kendilerine meydan okuyanlara karşı muzafferdirler. Öyle ki, bunların sonuncuları Mesih-Deccal`le de savaşırlar.”
N0-5013. Resulullah Veda haccı sırasında (bir ara): “Halk susup dinlesin!” buyurdular. Sonra Allah`a hamd ve senada bulunup, arkadan Mesih Deccal`den uzun uzun söz ettiler ve buyurdular ki:
Görüldüğü gibi, Mesih kelimesi, bu hadislerde Mesih Deccal şeklinde ve “İyi ile kötü”lüğü tanımlayan 2 kelime şeklinde geçtiği gibi, ayrıca birden fazla hadiste ise sadece Deccal kelimesi olarak yer almaktadır. Ve anlaşılacağı gibi, Deccal kelimesi, bir nevi kötülüğün sembolü ve şeytanı tanımlamak üzere kullanılmaktadır. Bu duruma göre, nasıl Mesih ve Mehdi diye kişilerin geleceğine yönelik Kur’an’da en ufak bir bilgi olmayışı yanında, daha feci olanı, Deccal kelimesinin ise Kur’an’da hiç yer almadığı halde sadece Hadislere yamanmış olması oldukça anlamlıdır diye düşünüyorum. Deccal ile ilgili hadislere baktığımızda, nasıl akıl ve mantık dışı sözlerin Hz. Muhammed’e insafsızca mal edilmiş olduğu açıkça görülmektedir.