Allah, insan neslinin ilk toplumundan sonra dejenere edilmiş yaşam kurallarını düzeltmek ve yeni eklenmesi uygun görülen ek kuralları da bildirmek üzere zaman zaman peygamberler görevlendirmiştir. Bütün peygamberler, bulunduğu toplumun sosyo-ekonomik düzeyine ve bilinç kapasitesine göre farklı kurallar bildirmiştir. Bu kurallar anlaşılsın diye de toplumun ana dili ile indirilmiş ve peygamberler de bu dil ile bu kuralları topluma tebliğ etmişlerdir.
İbrahim-4. Biz, görevlendirdiğimiz her elçiye, ayetlerimizi kendi halkının ana diliyle gönderdik ki, halkına anlayacakları bir dil ile tebliğlerini yapsın. Buna rağmen Allah halâ, sapkınlığı/dalaleti isteyeni kendi haline bırakıp istediği yola, doğru yolu isteyeni de destekleyip arzu ettiği doğruya ulaştırır (Seçtiği kaderde bırakır).
Bu kurallar bütününe din denmiş ve bu dine “Allah’ın tek dini” olarak İSLȂM adı verilmiştir.
Feth-28. Öncelerden beri uydurulan tüm uyduruk dini öğretilere üstün ve hakim kılması için Allah, elçisini doğru yola yönlendirmiş/muhkem kurallarını uygulayan olarak ve hak/gerçek tek din olan ve İslam adını koymuş olduğu dini, Kur’an aracılığı tebliğ etmek, anlatmak ve açıklamak için göndermiştir. Dinin ve Hz. Muhammed’in peygamberliğinin doğruluğunu tasdik edici olarak da Allah yeterlidir.
Her bir peygamberin bildirdiği kurallar muhkem/değişmez ana kurallar ve Müteşabih/değişken araç/yöntem kurallardır. İşte din denilen kurallar, her zaman ve her toplum için değişmeksizin uygulanma özelliğinde olan muhkem kurallardır. Kur’an araştırmacılığım süresince belirlemiş olduğum ve her biri İslam’ın farz kuralı olan muhkem kuralların Kur’an’da 440 kadar olduğunu belirledim. Bu kuralların da yarısı yasaklar/haramlar, diğer yarısı ise yapmamız istenenlerdir. İster yasak çiğneme ister yapılması istetenleri yapmamak Günah olmaktadır.
Yasaklar içinde önemlilerden biri de “Haksız kazanç” veya diğer ifade ile “Helal olmayan kazanç” veya Hak Gaspı ile elde edilen kazanç” olmaktadır.
Haksız kazanç: a) Maddî, b) Manevî, c) Bilgi temelli veya d) Başka herhangi bir kazanç şeklinde olabilir.
Hangi örnekte olursa olsun Kur’an’da haksız kazanç ile ilgili şu yaklaşımlar söz konusudur:
Bakara-168. Ey İnsanlar! Yerin, helal (haklı kazançla elde ettiğiniz) ve hoşlandığınız, size zarar vermeyecek ürünlerinden yiyin. Bunların tersine niyetlere girip, pusuda bekleyen şeytanı çağırıp, olumsuz nefslerinize uymanız için kandırıcı vesveselerine/fısıltılarına uymayın. Çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır.
Maide-4. Ey Peygamber! İman etmiş olanlar, Sana nelerin helâl olduğunu soruyorlar. De ki; “Size temiz olan/haksız kazanç karışmamış bütün yiyecekler helâl edilmiştir.
Nisa-29. Ey iman edenler! Karşılıklı alışverişleriniz ve ilişkileriniz aldatmaya dayanmasın ve birbirinizin malını haksız bir şekilde alıp yemeyin/hak gaspı yapmayın ve böyle yaparak kendinizi mahvetmeyin. Çünkü zaten Allah, size karşı sevgisi ve merhameti en çok bol olandır.
Çünkü haksız kazançlı gıdanın enerji dengesi, düzensiz enerji demek olan haksız kazanç enerjisi ile bozulmuştur ve bu bozuk enerjili gıda da, kişi farkında olmadan vücudunun enerjisini bozacaktır. Sonuçta da sıkıntıya, huzursuzluğa, mutsuzluğa neden olacaktır.
Haksız kazancın dine zarar vereceğini Hz. Muhammed’e atfedilen şu sözler vurgulamıştır;
“Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin (haksız) mal ve şeref hırsıyla dine verdiği zarardan daha fazla değildir-Ka`b İbnu Malik– Kütubu sitte-1697″.
Yine Peygambere atfedilen başka bir sözde bunun miktarı bile belirtilmiştir;
“Kim Müslüman bir kimsenin hakkını, yemin ederek ele geçirirse artık onun için cehennem vacib olmuştur. Allah Teala ona cenneti de mutlaka haram kılmıştır.” “Ey Allah`ın Resulü! Az bir şey olsa da mı?” diye sormuşlardı. “Misvak ağacından bir çubuk bile olsa!” cevabını verdi-Kütubu sitte-5822″.
Nisa-30. Her kim ki bu haksız kazanç elde edişi düşmanlık ve zulüm ederek gerçekleştirirse, belki ıslah olur diye daha henüz dünyada iken onu kesinlikle ateşe/sıkıntılı bir yaşama sokacağız. Ve şunu iyice bilin ki, bunu yapmak Allah için oldukça kolaydır.
Mearic-24. Herkesin hakkını, kabul görmüş kurallara göre verirler.
İbrahim-4. Biz, görevlendirdiğimiz her elçiye, ayetlerimizi kendi halkının ana diliyle gönderdik ki, halkına anlayacakları bir dil ile tebliğlerini yapsın. Buna rağmen Allah halâ, sapkınlığı/dalaleti isteyeni kendi haline bırakıp istediği yola, doğru yolu isteyeni de destekleyip arzu ettiği doğruya ulaştırır (Seçtiği kaderde bırakır).
Bu kurallar bütününe din denmiş ve bu dine “Allah’ın tek dini” olarak İSLȂM adı verilmiştir.
Feth-28. Öncelerden beri uydurulan tüm uyduruk dini öğretilere üstün ve hakim kılması için Allah, elçisini doğru yola yönlendirmiş/muhkem kurallarını uygulayan olarak ve hak/gerçek tek din olan ve İslam adını koymuş olduğu dini, Kur’an aracılığı tebliğ etmek, anlatmak ve açıklamak için göndermiştir. Dinin ve Hz. Muhammed’in peygamberliğinin doğruluğunu tasdik edici olarak da Allah yeterlidir.
Her bir peygamberin bildirdiği kurallar muhkem/değişmez ana kurallar ve Müteşabih/değişken araç/yöntem kurallardır. İşte din denilen kurallar, her zaman ve her toplum için değişmeksizin uygulanma özelliğinde olan muhkem kurallardır. Kur’an araştırmacılığım süresince belirlemiş olduğum ve her biri İslam’ın farz kuralı olan muhkem kuralların Kur’an’da 440 kadar olduğunu belirledim. Bu kuralların da yarısı yasaklar/haramlar, diğer yarısı ise yapmamız istenenlerdir. İster yasak çiğneme ister yapılması istetenleri yapmamak Günah olmaktadır.
Yasaklar içinde önemlilerden biri de “Haksız kazanç” veya diğer ifade ile “Helal olmayan kazanç” veya Hak Gaspı ile elde edilen kazanç” olmaktadır.
Haksız kazanç: a) Maddî, b) Manevî, c) Bilgi temelli veya d) Başka herhangi bir kazanç şeklinde olabilir.
Hangi örnekte olursa olsun Kur’an’da haksız kazanç ile ilgili şu yaklaşımlar söz konusudur:
- Şuara-181’nci ayette ölçü uygulamasının, Bakara-168 ve Maide-4’te gıdaların, Nisa-29’ncu ayette ise alışverişlerin maddî kazanç olduklarına, karşılıklı ilişkilerin ise manevî haksız kazanç örnekleri olduklarına değinilmiştir.
Bakara-168. Ey İnsanlar! Yerin, helal (haklı kazançla elde ettiğiniz) ve hoşlandığınız, size zarar vermeyecek ürünlerinden yiyin. Bunların tersine niyetlere girip, pusuda bekleyen şeytanı çağırıp, olumsuz nefslerinize uymanız için kandırıcı vesveselerine/fısıltılarına uymayın. Çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır.
Maide-4. Ey Peygamber! İman etmiş olanlar, Sana nelerin helâl olduğunu soruyorlar. De ki; “Size temiz olan/haksız kazanç karışmamış bütün yiyecekler helâl edilmiştir.
Nisa-29. Ey iman edenler! Karşılıklı alışverişleriniz ve ilişkileriniz aldatmaya dayanmasın ve birbirinizin malını haksız bir şekilde alıp yemeyin/hak gaspı yapmayın ve böyle yaparak kendinizi mahvetmeyin. Çünkü zaten Allah, size karşı sevgisi ve merhameti en çok bol olandır.
Çünkü haksız kazançlı gıdanın enerji dengesi, düzensiz enerji demek olan haksız kazanç enerjisi ile bozulmuştur ve bu bozuk enerjili gıda da, kişi farkında olmadan vücudunun enerjisini bozacaktır. Sonuçta da sıkıntıya, huzursuzluğa, mutsuzluğa neden olacaktır.
- Mutaffifin-1-3’ncü ayetlerle haksız kazanç sağlayan için “vay haline” denilerek dünya yaşamında acınacak durumlara uğrayacağına vurgu yapılmıştır.
Haksız kazancın dine zarar vereceğini Hz. Muhammed’e atfedilen şu sözler vurgulamıştır;
“Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin (haksız) mal ve şeref hırsıyla dine verdiği zarardan daha fazla değildir-Ka`b İbnu Malik– Kütubu sitte-1697″.
Yine Peygambere atfedilen başka bir sözde bunun miktarı bile belirtilmiştir;
“Kim Müslüman bir kimsenin hakkını, yemin ederek ele geçirirse artık onun için cehennem vacib olmuştur. Allah Teala ona cenneti de mutlaka haram kılmıştır.” “Ey Allah`ın Resulü! Az bir şey olsa da mı?” diye sormuşlardı. “Misvak ağacından bir çubuk bile olsa!” cevabını verdi-Kütubu sitte-5822″.
- Nisa-19 ve Nisa-30’ncu ayetlerde haksız kazancın zulmederek yapılmasına değinilmiş ve haksız kazancın başlı başına büyük günahlardan olduğu da belirtilmiştir.
Nisa-30. Her kim ki bu haksız kazanç elde edişi düşmanlık ve zulüm ederek gerçekleştirirse, belki ıslah olur diye daha henüz dünyada iken onu kesinlikle ateşe/sıkıntılı bir yaşama sokacağız. Ve şunu iyice bilin ki, bunu yapmak Allah için oldukça kolaydır.
- Bir mümine haksız eziyet etmenin, bir başkasına iftira gibi katlamalı ağır bir suç olduğuna değinilmiştir.
- Emeğin karşılığını vermemenin bir nevi hak gaspı ve modern bir kölelik olduğuna Nahl-71 ve Mearic-24’ncü ayetlerde dikkat çekilmiştir.
Mearic-24. Herkesin hakkını, kabul görmüş kurallara göre verirler.
- Özellikle yakınlardan haksız kazanç elde etmemeye dikkat edilmesi gerektiğine İsra-26’ncı ayette vurgu yapılmış olduğunu görüyoruz.
- Haksız kazanç elde etmek amacıyla rüşvet vermenin de katlamalı yasaklardan olacağına Bakara-188’nci ayette bilgi verilmiştir.
- Haksız kazanç sonucu elde edilmiş refahın, gelmesi uygun görülmüş bir azabın habercisi olduğuna ve bu nedenle imrenilmemesi gerektiği Hud-84’ncü ayette açıklanmaktadır.