Havas Okulu ilmi Genel Makaleler | Esmalar | Vefk & Tılsım | Büyü Fal

Havas ilmi & Gizli ilimler

Havas İlminin Derinliklerine Yolculuk: Kadim Bilgelik ve Gizemli Sırlar

Kur’an ve Siyaset

Modaratör

Active member
Bazı din adamlarının, siyasetten uzak durmanın gerektiğini söylediklerine çok şahit olmaktayız. Kur’an-ı Kerim’e baktığımız zaman, bunun böyle olmadığına şahit olmaktayız. Bu konuda çeşitli ayetleri örnek olarak verebiliriz. Sadece bir ayeti ele alıp izah etmeye çalışacağım. Arapça “sâse” fiilinden türemiş bir isim olan siyaset kelimesi, yönetmek, idare etmek, eğitmek, terbiye etmek, düzene koymak ve benzeri anlamlara gelmektedir. Bu kelime, Batı dillerinde Yunanca “politica” kelimesi ile ifade edilmektedir. Siyasetin sistematik bir şekilde incelenmesi, Yunanlı düşünürler Eflatun (m. ö. 437-347) ve Aristo (m. ö. 384-322) ile başlamıştır. Onlar siyaseti, toplumu etkileyen genel konulara ilgi, ya da kamu yararına yönelik faaliyet biçiminde tanımlamışlardır. Eflatun ve Aristo toplumu etkileyen genel konuları yani kamu çıkarını, özel çıkarlara göre ahlaken üstün görmüşlerdir.[1] Özellikle Aristoteles, iyi veya kötüyü ele alan felsefe disiplinini “ahlak felsefesi” olarak yorumlamıştır. Bunun toplum düzeyinde değerlendirilmesi, “siyaset felsefesi” olarak adlandırılabilir.[2]

Kur’an-ı Kerim’in çeşitli ayetlerinde siyaset ve idareyi ilgilendiren açıklamalar yer almaktadır. Sebe Kraliçesi Belkıs, Allah tarafından başarılı bir siyasetçi olarak tanıtılmakta ve övülmektedir.[3] Kur’an-ı Kerimde haber verildiğine göre İbrahim peygamber, dua ederek Allah’tan çeşitli dileklerde bulunmuştur.[4] O, bu dualarının bir yerinde Allah’a şöyle yalvarmıştır:

image-540.png

Allah’ım! Bana egemenliği elde etme bilgisini ve yeteneğini ver! Beni ameli salih dürüst insanlara kat!”[5]

Bir peygamber olarak İbrahim (as.), Allah’tan toplumu idare edebilme bilgi, feraset ve yeteneğini talep etmiştir. Yüce Allah da Kur’an-ı Kerimde bizlere bunu haber vermektedir. Bir bakıma bilgiye, hak ve adalete dayanan dürüst bir siyaset, Allah’ın emrinin gereğidir. İslam âlimleri, siyaseti en şerefli bir meslek olarak kabul etmişlerdir. Bu ayette de işaret edildiği gibi Kur’an-ı Kerim’in istediği siyaset, bilgiye dayalı toplumsal uzlaşı ve sulhu/barışı sağlamaktır. Bu da ancak dürüstlükle sağlanabilmektedir. İslam dininin kutsal ve şerefli saydığı siyasette yalanın yeri yoktur. Diğer bir ifadeyle siyasetlerini yalan üzerine kuran kirli siyasilerin İslam dininde, Kur’an-ı Kerimin savunduğu temiz ahlakta yerleri yoktur. Kur’an-ı Kerim’in emrettiği siyasette, kişilerin değil, toplumun, tüm insanların menfaati ön plandadır. Allah’ın bir adı da Hak’tır. Hak ve adalete dayanmayan bir siyaset, İslam inanç ve ahlakıyla bağdaşan bir siyaset değildir. Böyle temiz bir siyasetin sağlanması için, toplumun bilinçli bir şekilde bilgi ve beceriye sahip, yetenekli ve son derece dürüst insanları seçmeleri gerekmektedir. Bu da toplumun bilinçli, eğitimli ve dürüst bir düzeye sahip olmasıyla mümkün olabilmektedir. Bugün için bu dürüstlük bilinci, Müslümanların arasından ziyade gayrı Müslimlerin arasında daha ileri düzeyde bulunmaktadır. Müslümanlar, henüz kendi aralarında bu hak ve adaleti saplama seviyesine varamamışlardır. Çünkü Müslümanlar arasında çoğunlukla ağalar, şeyhler ve benzeri kişiler, Allah’ın rızasını değil, kişisel menfaatlerini ön planda tutmakta, dini duyguları da kendilerine malzeme olarak kullanmaktadırlar. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim’in istediği temiz siyaset, Müslümanların arasında sağlanamamaktadır. Yalan söyleyen, kirli siyaset sahibi kişilerle, Kur’an-ı Kerim’in istediği temiz siyaset sağlanamaz. Bu konuda en çok din duygusu, malzeme olarak kullanılmakta ve sömürülmektedir. Özellikle menfaatlerini her şeyin üstünde tutan kirli siyaset sahibi kişiler, malzeme olarak kullandıkları bazı din mensupları aracılığıyla topluma siyasetten uzak durmayı empoze etmektedirler.

Allah’a karşı olan inancında samimi olan herkese şunu söylemek istiyorum: Dürüst ve temiz siyaset, Allah’ın emrettiği en şerefli bir meslektir. Kim olursa olsun, kişisel menfaatlerini ön planda tutanlara asla inanmamamız ve onların peşine takılmamamız gerekmektedir. Hak ve adaleti ölçü alan, toplumsal uzlaşı ve barışı hedefleyen, yalansız temiz bir siyaseti güdenlerden yana tavır koymamız icap eder. Temiz siyasette kendilerini temsil etmeyen insanlar, kirli siyasette başkalarına köle olmaya mahkûmdur.

Herkese selam, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
 
Üst