Allah’ın tek dini olan İslam’ın, önce vahiy sahifeleri, daha sonra Tevrat, Zebur ve İncil olarak vahiy kitapları şeklinde Peygamberlere tebliğ ettirilen muhkem /değişmez ana hükümlerinin tamamlandığı kitap olan Kur’an, Allah tarafından indirilip Hz. Muhammed’in bütün insanlara tebliğ ettirilen son vahiy kitabıdır. Bu kitabın temel özelliklerinden biri, az veya çok demeden, olan aklını kullanma başarısını gösterebilene hitap etmesidir.
Kamer-17. Gerçek şu ki, Biz, Kur’an’ı bir Zikir olarak insanlar anlayıp düşünsünler ve öğüt alsınlar diye kolaylaştırdık, o halde Onu anlayıp, düşünüp benimseyecek yok mu?
Çünkü Allah, Kur’an’ın kolay ve açık bir kitap olduğunu özellikle vurgulayıp anlayarak okunmasını ilk şart olarak istemekte, akabinde de aklı kullanmak demek olan düşünmeyi ikinci şart olarak önermekte, daha sonra da benimsenen muhkem kurallara göre de yaşanması gerektiğine değinmektedir.
Yunus-5. …….Allah, niyetlenmiş olanlar bilgi sahibi olsunlar, anlayıp üzerlerinde düşünsünler ve benimsesinler diye ayetlerini bu şekilde kolay ve ayrıntılı olarak açıklamaktadır.
Yunus-100. Ve şu da bir gerçek ki hiçbir kimse, kendisi istemedikten sonra, Allah, o kimseye inanma /doğruya ulaşma izni vermez ve yine bilin ki Allah, akıllarını kullanmayanların üzerine pislik /mutsuzluk yağdırır ve sürekli sıkıntı ve felaketlerden de kurtulamazlar.
Al-i İmran-7 nci ayette Kur’an’da muhkem /değişmez ve Müteşabih /değişken olmak üzere iki türlü mesaj olduğu belirtilmiştir.
Al-i İmran-7. Ey Peygamber! Allah’ın indirmiş olduğu bu kitabın bazı ayetleri muhkem /değişmez amaç özellikli, herkes tarafından açık seçik kolaylıkla anlaşılan ve kitabın anaları /temeli /ana iskeleti ve hedef hükümlerdir. Geri kalanlar ise müteşabih /çok anlamlı /değişken mesajlar olup, bunların bazısı ilahi yapı ile ilgili semboller veya Evren’le ilgili bilimsel bilgiler halinde, bazısı da kesin hükme yönelik, araç /yöntem /vesile mesajlardır. Kalpleri ve düşünceleri kötü niyetli olanlar, insanların arasına fitne sokmak ve kafaları karıştırmak için, çok anlamlı olan müteşabih /araç mesajlara bile bile daha fazla önem verirler. Hâlbuki onların sembolik ve bilimsel özellikte olanlarının gerçek anlamlarını ise bir Allah, bir de “Ey Rabbimiz! Bildirdiğin ayetlerin hepsine inandık, hepsi Rabbimizdendir.” diyen, bilim adamları bilir. Ayetlerin bu ayırımını da yine aklını kullanan, bilim ve düşünce sahiplerinden /ülül elbab’dan başkası anlayıp, düşünüp yapamaz.
İşte bunlardan muhkem /değişmez ana kurallar bütünü DİN demektir. KUR’AN, DİN DENİLEN MUHKEM /DEĞİŞMEZ ANA KURALLARI İLE MUCİZE BİR YAŞAM KILAVUZUDUR. Çünkü bu kurallar, tartışılmaz, evrensel ve zaman üstü özellikli temel kurallardır. İndirildiği zamanın toplumunun hukuk ve sosyo-ekonomik yaşam koşullarını düzenleyen kurallar olan müteşabih kurallar ise zamanın ve toplumların değişkenliğine paralel olmak üzere de değişkenlik özellikli olan kurallardır. Bu gruba ayrıca ilâhî sistem ve Evren bilgilerine yönelik ve bilindikçe değişecek bilgiler de dahildir. Bu konu yeni yayınlanmış olan “KUR’AN VE SON İSLÂM – Haramlar-Günahlar ve İsm’ler bütünüdür” kitabımda ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
Dolayısıyla, kim tarafından tercüme edilmiş olursa olsun ve tercüme edenin ismine, isminin önündeki ek lâkaplara, cüppesine, sarığına, sakal-bıyık ve görüntüsüne bakmaksızın, bir Kur’an tercümesini okurken, özellikle tartışılmaz evrensel ve her zaman uygulanabilirliği ile dokunulmaz ve değiştirilmez özellikli muhkem /ana kurallı ayet ve ayetlerin aşağıdaki ilkelere uygun tercüme edilip edilmediğine dikkat etmemiz ve bu kriterlere uygunluk filtresinden geçirmemiz oldukça önemli olmaktadır. Çünkü Kur’an’ın Ruhu demek, bu ilkeler demektir diye düşünüyorum.
Elli yıllık Kur’an araştırmacılığım süresince, İslam dininin muhkem /değişmez temel kurallarının mutluluk sağlayıcılıkları, kolaylaştırıcı etkileri, özgür bir iradeyi kuvvetlendirmede destekleyici oluşları, sorgulayıcılığı önermeleri ve eleştirel aklı ön planda tutan yaklaşımları ile Kur’an ayetlerinin şu 19 ilkeyi göz önünde bulundurarak anlamlandırılması ve yorumlanması gerekliliği, Ruhuna sadık olmayı sağlayacak demek olduğu sonucuna vardım.
Kur’an’ın sadece Arap toplumuna değil, hem bütün insan âlemlerine /farklı ırk ve toplumlarına, hem de Cin neslinin âlemlerine /gruplarına da indirilmiş olduğu Sad-87-88, Furkan-1, Ahkaf-29, En’am-86, Al-i İmran-33 ve Rahman-33 ncü ayetlerde açıklanmıştır. Buna göre de diyebiliriz ki, hem İnsan nesli, hem de Cin nesli eğitim süreci içindedirler.
Taha-2. Ya Muhammed! Biz Kur’an’ı, Sana sıkıntı çekesin, huzursuz olasın, ya da sıkıntı veresin diye de göndermedik.
İşte bu temel amaca uygun olmak üzere Kur’an açık ve kolay anlaşılır özellikte düzenlenmiştir.
Bakara-118. Cahil olan insanlar, “Allah’ın bizimle konuşması veya bize bir mucize /farklı bir delil göndermesi gerekmez miydi?” diye sorup itiraz ediyorlar. Daha önceki kitap ehlinden olanların çoğu da aynı isteklerde bulunmuşlardı. Kalpleri /düşünce yapıları birbirine nasıl da benziyor. Hâlbuki Biz ayetleri /delilleri içtenlikle iman etmeye niyetli toplumlar anlasınlar diye anlaşılır bir şekilde açıklamışızdır.
Kamer-17. Gerçek şu ki, Biz, Kur’an’ı bir Zikir olarak insanlar anlayıp düşünsünler ve öğüt alsınlar diye kolaylaştırdık, o halde Onu anlayıp, düşünüp benimseyecek yok mu?
Çünkü Allah, Kur’an’ın kolay ve açık bir kitap olduğunu özellikle vurgulayıp anlayarak okunmasını ilk şart olarak istemekte, akabinde de aklı kullanmak demek olan düşünmeyi ikinci şart olarak önermekte, daha sonra da benimsenen muhkem kurallara göre de yaşanması gerektiğine değinmektedir.
Yunus-5. …….Allah, niyetlenmiş olanlar bilgi sahibi olsunlar, anlayıp üzerlerinde düşünsünler ve benimsesinler diye ayetlerini bu şekilde kolay ve ayrıntılı olarak açıklamaktadır.
Yunus-100. Ve şu da bir gerçek ki hiçbir kimse, kendisi istemedikten sonra, Allah, o kimseye inanma /doğruya ulaşma izni vermez ve yine bilin ki Allah, akıllarını kullanmayanların üzerine pislik /mutsuzluk yağdırır ve sürekli sıkıntı ve felaketlerden de kurtulamazlar.
Al-i İmran-7 nci ayette Kur’an’da muhkem /değişmez ve Müteşabih /değişken olmak üzere iki türlü mesaj olduğu belirtilmiştir.
Al-i İmran-7. Ey Peygamber! Allah’ın indirmiş olduğu bu kitabın bazı ayetleri muhkem /değişmez amaç özellikli, herkes tarafından açık seçik kolaylıkla anlaşılan ve kitabın anaları /temeli /ana iskeleti ve hedef hükümlerdir. Geri kalanlar ise müteşabih /çok anlamlı /değişken mesajlar olup, bunların bazısı ilahi yapı ile ilgili semboller veya Evren’le ilgili bilimsel bilgiler halinde, bazısı da kesin hükme yönelik, araç /yöntem /vesile mesajlardır. Kalpleri ve düşünceleri kötü niyetli olanlar, insanların arasına fitne sokmak ve kafaları karıştırmak için, çok anlamlı olan müteşabih /araç mesajlara bile bile daha fazla önem verirler. Hâlbuki onların sembolik ve bilimsel özellikte olanlarının gerçek anlamlarını ise bir Allah, bir de “Ey Rabbimiz! Bildirdiğin ayetlerin hepsine inandık, hepsi Rabbimizdendir.” diyen, bilim adamları bilir. Ayetlerin bu ayırımını da yine aklını kullanan, bilim ve düşünce sahiplerinden /ülül elbab’dan başkası anlayıp, düşünüp yapamaz.
İşte bunlardan muhkem /değişmez ana kurallar bütünü DİN demektir. KUR’AN, DİN DENİLEN MUHKEM /DEĞİŞMEZ ANA KURALLARI İLE MUCİZE BİR YAŞAM KILAVUZUDUR. Çünkü bu kurallar, tartışılmaz, evrensel ve zaman üstü özellikli temel kurallardır. İndirildiği zamanın toplumunun hukuk ve sosyo-ekonomik yaşam koşullarını düzenleyen kurallar olan müteşabih kurallar ise zamanın ve toplumların değişkenliğine paralel olmak üzere de değişkenlik özellikli olan kurallardır. Bu gruba ayrıca ilâhî sistem ve Evren bilgilerine yönelik ve bilindikçe değişecek bilgiler de dahildir. Bu konu yeni yayınlanmış olan “KUR’AN VE SON İSLÂM – Haramlar-Günahlar ve İsm’ler bütünüdür” kitabımda ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
Dolayısıyla, kim tarafından tercüme edilmiş olursa olsun ve tercüme edenin ismine, isminin önündeki ek lâkaplara, cüppesine, sarığına, sakal-bıyık ve görüntüsüne bakmaksızın, bir Kur’an tercümesini okurken, özellikle tartışılmaz evrensel ve her zaman uygulanabilirliği ile dokunulmaz ve değiştirilmez özellikli muhkem /ana kurallı ayet ve ayetlerin aşağıdaki ilkelere uygun tercüme edilip edilmediğine dikkat etmemiz ve bu kriterlere uygunluk filtresinden geçirmemiz oldukça önemli olmaktadır. Çünkü Kur’an’ın Ruhu demek, bu ilkeler demektir diye düşünüyorum.
Elli yıllık Kur’an araştırmacılığım süresince, İslam dininin muhkem /değişmez temel kurallarının mutluluk sağlayıcılıkları, kolaylaştırıcı etkileri, özgür bir iradeyi kuvvetlendirmede destekleyici oluşları, sorgulayıcılığı önermeleri ve eleştirel aklı ön planda tutan yaklaşımları ile Kur’an ayetlerinin şu 19 ilkeyi göz önünde bulundurarak anlamlandırılması ve yorumlanması gerekliliği, Ruhuna sadık olmayı sağlayacak demek olduğu sonucuna vardım.
- Kur’an Ruhunun ilk ilkesi için, yapılmakta veya yapılacak her iş ve girişimde Allah, daima öncelikli tutulmalı ve ilâhî beklenti sadece Allah’ın rızası olmalıdır. Bunun için de her faaliyete, sessizce ve içten gelmek üzere “Bismillahirrahmanirrahim” diyerek başlanması önemli olmaktadır.
- Kur’an ruhunun sınırı için, motamot kelime tercümesi yerine anlam tercümesi yapabilmek için önce bir sure, tüm ayetleri ile bir bütün olarak ele alınmış olmalı, akabinde tüm Kur’an sure ve ayetleri göz önünde bulundurulmalıdır. Yani Kur’an, tercüme ederken anlamlandırma yapacak olanın hafızasında özet bir paragraf halinde olmalı ve bir ayeti tercüme ederken kullanılacak bir kelime bile dikkatle seçilmelidir. Kur’an, roman veya bilimsel bir kitap gibi düz bir mantıkla yazılmamış, bir bilgi nadiren bir ayette, çoğunlukla bir surede, birkaç surede veya bütün Kur’an’a serpiştirilmiş kırpıntılar şeklinde verilmektedir. Bu nedenle de Kur’an, motamot kelime tercümesi ile tercüme edilirse, birbirinden kopuk, akışkan olmayan ve net anlaşılmayan muğlak cümleli olur. Kur’an, bütün halinde anlaşılmış halde ise, tercüme eden kişi ancak anlam tercümesi yapabilecek ve çoğunlukla ayetler, başka ayetlerle anlamlandırılacak, diğer bir ifade ile “Kur’anı Kur’an ile anlamlandırma” gerçekleştirilmiş olacaktır. Böylece de yapılan tercümedeki anlamlandırma, Kur’an’ın Ruhunun sınırları içinde gerçekleşmiş olacaktır.
- Sınırlı da olsa bazı ayetlerin inişlerine ait Hz. Muhammed’in bir örnek verişi veya bir olay varsa, bunlar göz önünde bulundurulmalıdır.
- Bir ayette verilmiş olan bir bilgi, başka bir veya birden fazla ayet ile tamamlanmış ise belirtilmeli ve bir bütün olarak anlamlandırma sağlanmalıdır.
- Zamanımız bilgileri çerçevesinde anlamlandırma yapılmış olunmalı. Fakat hiçbir gelenek (Giyim, yeme-içme veya sosyo-ekonomik gibi) dinselleştirilmemelidir. Yani her bir topluma özgü herhangi bir gelenek, o toplumun geleneği şeklinde görülüp devam ettirilmeli, fakat dinselleştirilip farz bir din kuralı denilerek diğer toplumlar uygulasın diye dayatılmamalıdır.
- Bir ayetin anlamlandırılması ve yorumu evrensel olmalı, diğer bir ifade ile tüm insanlara hitap etmeli ve zorlaştırmaksızın, kolay uygulanabilirliği önemsenmiş olmalıdır.
Kur’an’ın sadece Arap toplumuna değil, hem bütün insan âlemlerine /farklı ırk ve toplumlarına, hem de Cin neslinin âlemlerine /gruplarına da indirilmiş olduğu Sad-87-88, Furkan-1, Ahkaf-29, En’am-86, Al-i İmran-33 ve Rahman-33 ncü ayetlerde açıklanmıştır. Buna göre de diyebiliriz ki, hem İnsan nesli, hem de Cin nesli eğitim süreci içindedirler.
- Yine verilen anlam, her zaman geçerli ve uygulanabilirlikte olmalı, sınırlı bir zamana ve bir topluma yönelik olmamalıdır.
- Yapılan anlamlandırma, Allah ile Elest-i Bezmi’de yapılan 7 anlaşma maddesine uygun olmalı ve çelişmemelidir. Yani Allah’ın tekliğine, tek insan nesli ve tek İslâm dini olduğu temel inancına, Evren bilimine öncelik vermeye, Kur’an’da olup din denilen Muhkem /değişmez ana kurallara, Şeytan’ın insanların düşmanı kabul etmeye ve nefs derslerinden başarılı olmaya uygun anlamlandırma olmalıdır.
- Anlamlandırma ve yorum, Kur’an’daki aslına sadık kalınarak ve değiştirme veya ekleme olmayacak şekilde yapılmalıdır.
- Kur’an’ın önemsediği üzere, hiçbir anlamlandırma, yaşamı zora sokucu, sıkıntı verici değil, aksine kolaylaştırıcı ve rahatlatıcı olmayı ön planda tutmuş olmalıdır.
Taha-2. Ya Muhammed! Biz Kur’an’ı, Sana sıkıntı çekesin, huzursuz olasın, ya da sıkıntı veresin diye de göndermedik.
İşte bu temel amaca uygun olmak üzere Kur’an açık ve kolay anlaşılır özellikte düzenlenmiştir.
Bakara-118. Cahil olan insanlar, “Allah’ın bizimle konuşması veya bize bir mucize /farklı bir delil göndermesi gerekmez miydi?” diye sorup itiraz ediyorlar. Daha önceki kitap ehlinden olanların çoğu da aynı isteklerde bulunmuşlardı. Kalpleri /düşünce yapıları birbirine nasıl da benziyor. Hâlbuki Biz ayetleri /delilleri içtenlikle iman etmeye niyetli toplumlar anlasınlar diye anlaşılır bir şekilde açıklamışızdır.